
Hayatımızda var olan çoğu konulardan habersiz bir şekilde yaşıyoruz. Üstelik ne ile oluştuğumuzu, bizi bir araya getiren yapıların ve maddelerin neler olduğunu dahi bilmeyiz ya da merak etmeyiz. Bu yazımızda ise merak edipte araştıracak olanlar için elementleri araştıracağız. Dilersek başlayalım.
Element dediğimiz madde/maddeler fiziksel ve kimyasal olarak daha fazla ayrışamayan, çözülemeyen ya da başka bir madde ile bireşim yapamayan saf ve homojen maddelere denmektedir. Bu saf maddeler aynı cins atomlara sahiptir ama farklı atom numaraları yani “proton (çekirdek yükünü gösteren sayı)” vardır. Ayrıca proton sayıları aynı ama nötron sayısı farklı olan atomlara ise izotop denmektedir. (İzotop= (kütle numarası [=proton sayısı + nötron sayısı])

Şu ana kadar keşfedilen 118 farklı element mevcuttur. Bu elementler diğer elementlerle etkileşime girerek farklı maddeler meydana getirebilme özelliğine sahiptir. Bütün elementler dünya üzerinde hem katı hem sıvı hem de gaz halinde bulunmaktadır. Daha fazla ayrışamayan elementlerin en küçük yapı taşı atomlardır. 118 elementin her birinin erime/kaynama noktaları ve öz kütleleri sabittir. Yani bir element mesela demirin (Fe) hiçbir zaman erime noktası 1538 oC ise bu erime sıcaklığı 1500 ya da 1600 olamaz.
Vücudumuzdaki Elementler

İnsan vücudunun hangi elementlerden birçoğumuz bilmeyiz. Halbuki çeşitli elementlerin bir araya getirdiği yapılarız bir nevi. Öyle ki birçoğunu içinde bulundurmamızın yanında bazı elementleri de doğadan almaktayız. Vücudumuzu ve organlarımızı oluşturan başlıca elementler hidrojen oksijen ve karbondur. Sadece bu üçü haricinde demir (Fe), silisyum (Si), magnezyum (Mg), alüminyum (Al), kalay (Sn) ve arsenik (As)tir. Dışarıdan aldıklarımız ise kurşun ve kadmiyum dediğimiz elementlerdir. Bunları çoğunlukla yemek kaplarından ya da kirli hava dolayısıyla alırız. Bu elementler vücudumuzda başlıca element olan hidrojen, oksijen ve karbon kadar fazla bulunmasa da çok az miktarlarda bulunmaktadır. Vücutta bulunan başka bir element ise selenyumdur. Çok ama çok az miktarda bulunan bu elementin bizim için önem derecesi yüksektir ama fazla miktarda selenyum vücuda girdiği zaman öldürücü etkiye sahip olabilmektedir.

Elementlerin birçok özelliği ve kendi yapıları mevcuttur. Bazı elementler bize zarar verecek olsa da bazıları tamamen tehlikesiz maddelerdir. Buna sebep olan durum ise geçmişten bu yana evrimleştiğimizden kaynaklanmaktadır. Geçirdiğimiz her evrimsel süreç bizleri zararlı veya zararsız elementlere karşı bağışıklık kazanırız ya da kazanamayız. İç içe yaşadığımız elementlerle hep bir etkileşim haldeyiz. Bu etkileşim sayesinde de ileriki zamanlarda ise şu anda bize zararlı olan elementler bilimin gelişmesiyle zararsız hale gelebilir.
Bugünkü yazımızın sonuna geldik. Bir sonraki yazımızda periyodik tablonun bulunmasını ve özelliklerinden bahsedeceğiz. Daha çok bilgi öğrenmek ve kendinizi geliştirmek istiyorsanız takip etmeyi unutmayın 🙂