Hayatımız boyunca birçok şey görürüz ve tesadüfen yeni yeni keşifler yaparız. Normal olarak etrafımıza baktığımızda ise bazen hiçbir şey bazen ise fazla sayılamayacak kadar az şeylere rastlarız. Oysaki etrafımız güzelliklerle çevrili ve her unsur birbiri ile uyumludur. Bunu fark etmek ise biraz zaman alabilir. Sizler için bu yazımızda kafamızı yerden kaldırdığımızda nelere baktığınızı daha net anlamanız için ekosistemi inceledik.

Ekosistem Nedir?
Yaşadığımız Dünya’nın özelliklerini saymakla bitiremeyiz. Özellikle bulunduğumuz doğal çevre inanılmaz güzellikler bulundurur. Bu güzelliklerin hepsi de o bölgenin ekosistemi içerisinde yer alır. Ekosistem TDK’nin tanımına göre, Belli bir bölgede var olan canlıları saran çevrenin karşılıklı ilişkileri sonucu meydana gelen ve süreklilik gösteren ekolojik sistem olarak tanımlanır. Ekosistem bizim tanımımıza göre ise sınırlı bir alanda yaşamını sürdüren insan, hayvan, mikroorganizma ya da bitkilerin toprak, su, hava, güneş ve iklim ile devamlı ve dengeli bir biçimde etkileşimde bulunmalarıdır. Doğanın bir parçası olan canlılara “biyotik”, fiziksel çevreye ise “abiyotik” adı verilmektedir.
Ekosistem kendini kapsayan her şeyle ilgilenmektedir. Yani sadece bir ekosistemde bulunan canlı türü yerine içinde bulunan bütün canlıları inceler. Ekosistemin temel olarak dört bileşeni vardır. Bunlar üreticiler (ototroflar), tüketiciler (hetotroflar), ayrıştırıcılar (saprofitler) ve bu üçünün bir arada etkileşimde bulunduğu doğal çevreden oluşmaktadır. Bu bileşenler arasında belirli bir besin ağı döngüsü ve enerji akışı mevcuttur. Bu sayede ekosistemde yaşam sonsuza kadar sürmektedir.
Sistem kuramı olarak ekosistem, ekolojik bakış açısının sosyolojik boyutunu ele almaktadır. Ayrıca sibernetik disiplini, canlılarda kontrol ve iletişim boyutuyla kaynağını yine ekosistemde bulmaktadır.

Ekosistemin Türleri
Sahip olduğumuz gezegende iki farklı ekosistem türü bulunaktadır. Bunlardan ilki karasal ekosistemdir. Karasal ekosistem (biyom), Dünya üzerinde ayak basabildiğimiz tüm bölgeleri kapsamayarak çok büyük bir ekosistemdir. Tabi daha küçük ekosistemlerde vardır. Bunlar; tundra, bozkır, orman, çöller veya arka bahçeniz sayılabilir. Dünya üzerinde ikinci ekosistem ise su ekosistemidir. Su ekosistemi, Dünya üzerinde yer alan tüm sulak yerleri kapsayabilir. Örneğin okyanuslar, göller, bataklıklar, akarsular, havuzlar veya evinizdeki akvaryumunuz bile kendine has ekosistemi mevcuttur. Her iki ekosistemde de fiziksel ortamda bir canlı o bölgenin özelliklerinde yaşayabilecekse yaşamını sürdürmektedir. Eğer değilse ya ölür ya da kendine uygun yere göç etmektedir. Bu duruma en iyi örnek olarak kutup ayılarının çöllerde değil de kutuplara yakın bölgelerde yaşaması gösterilebilir.

Ekosistemin Özelliği
Dünyadaki yaşam alanları sınırlı olmasından dolayı ekosistemlerde de belli bir sınırlamalar vardır. İster bir su birikintisi olsun ister yağmur ormanlarının ekosistemi olsun her türlü ekosistemin sınırları bellidir. Bazen bu sınırlar başka bir ekosistemle geçiş bölgelerini oluşturmaktadır. Bu geçiş bölgelerine ise “ekoton” adı verilmektedir. Mesela karasal ekosistemde olan ormanların hemen yanından su ekosistemine ait olan akarsu yatağı veya göllerin bulunması en iyi örneğidir. Başka bir özelliği ise ekosistemlerin kendine özgü iklimi olmasıdır. Örneğin kutuplardaki ekosistemlerde hava soğuk ve kar yağışı çoğunluktayken Orta Asya’da bulunan bozkırlarda sıcak hava hakimdir. Yağmur ormanlarında ise günün büyük bir zamanı yağış alması örnek niteliği taşımaktadır.

Ekosistem Bozulması
Oldukça basit gibi görünen ama doğamıza ve biz canlılara oldukça etkisi büyük olan bir durumdur ekosistemin bozulması. Bir ekosistemde dengeli bir madde döngüsü ve enerji akışı olduğundan dolayı bir canlının veya türün azalması diğer canlıların azalmasına, bir canlının veya türün çokluğu başka türleri çokluğuna sebep olmaktadır. Anlaşılacağı üzere ekosistemde ufak bir bozulma bile ekosisteme doğrudan etki etmektedir. Örnek olarak bitki türleri azaldığında erozyon riskinin artması, tatlı suların kirlenmesi sonucunda içme suyu kıtlığı, bulunulan ekosistemde kimyasal değişimler yüzünden canlıların azalması ya da enerji kaynaklarındaki eksilmeler tahminimizden çok büyük sorunlar doğurabilmektedir.
