
Bu hafta gündemimizde yine ülkemizde yaşanan acı kayıplar ve doğanın bizlere karşı gösterdiği afetler yer alacak. Ülkemizde ve dünyada neredeyse her yazımızda bahsettiğimiz doğa felaketleri, afetler ve yıkımlar yer alıyor. Bizlerde bunun farkındayız, ancak böylesi yıkıcı, ağır darbelerin doğanın, bizim dünyamızın insanlığa karşı etkileri ile karşılaşıyor olmak yaşananların bizlerin de suçu olduğu gerçeğini her geçen gün hatırlatmakta umarız ki bu felaketler ve afetler son bulur diyerek yaşananlardan bahsedelim…
BATI KARADENİZİ SEL VURDU

Kastamonu, Bartın ve Sinop illerimizde yaşanan düzensiz ve anormal mevsimsel yağış kontrolsüz bir hal aldı. Bilindiği üzere ülkemizin akciğerlerini oluşturan 2 önemli bölgeden biri olan Akdeniz yangınlarla mücadele verdiği geçtiğimiz haftada, şimdi de diğer önemli ormanlarımızın bulunduğu Karadeniz yoğun yağış ve rüzgarlarında etkisiyle batı Karadeniz’de sel felaketlerini meydana getirdi. Bu sel felaketleri sonucunda bilinen can kaybı 77 olarak açıklandı ve artmaya da devam ediyor. Arama ve kurtarma çalışmaları devam ederken, meteorolojinin verdiği habere göre Karadeniz bölgesinde ilerleyen günlerde yine sağanak yağışların meydana geldiği söyleniyor. Bölge halkı durum karşısında çaresiz kalırken, hükümet duruma el atarak bölge incelemesi başlattı. Umarız bu sel felaketi son bulur ve ülkemizin en güzel bölgelerinden Karadeniz bölgemiz eski yeşil ve güzel haline tekrar bürünür.
SELLER NASIL ÖNLENEBİLİRDİ?

Bildiğiniz gibi ülkemiz afetlere açık bir jeolojik yapıya sahiptir. Depremler, seller, heyelanlar ve daha fazlası ile karşılaşmak özellikle de şu günlerde çok sık rastladığımız bir durum. Konumuz olan Karadeniz’deki sel felaketine dönecek olursak, konuyla ilgili ilk duyurulan bilgi HES için kullanılan barajın patladığı yönündeydi, ancak içişleri bakanı bu durumu yalanladı ve bölgedeki yağış miktarının yerleşim yerinin de dere yatağında yapılması nedeniyle olmuş olma ihtimali üzerinde duruldu. Evet bildiğiniz gibi ülkemizin pek çok yerinde kuraklık tehlikesi yer almaktadır. Bu kuraklık etkisi ile nehirler, akarsular ve dereler kuruyabilmektedir. Ancak yerleşim bölgeleri bu tip durumlar nedeniyle genelde nehir ve akarsulardan biraz uzak bölgelere kurulur. Ancak bilinene göre Kastamonu’daki yıkılan yerleşim yerleri tam olarak dere içerisine kurulmuş. Yoğun yağış alana bu dere yer şeklinin ve akış yönünün de etkisiyle kurulan evleri yıkıp geçmiş bulunmaktadır.
Ülkemizde daha fazla yerleşim yeri işgal etmek ve plansız bir şekilde yapılaşmak artık gün geçtikçe normal hale gelmeye başladı. Bu durum yangın bölgeleri içinde geçerli halde, yanan araziler tekrar yeşertilmeyip artık imara ve inşaata açılarak şehirleştiriliyor. Bu durum yaşanan doğa felaketlerinin sonrasında daha etkili ve ağır kayıplara neden olmasına yol açıyor. Doğal afetler doğanın bizlere karşı verdiği tepkilerdir. Eğer bir yerde bu tip doğal afetler yaşanıyorsa, bunun sorumlusu insanlıktır. Küresel ısınma tehdidi ve iklim değişiklikleri hiç durmaksızın bizleri tehdit etmekte, bizlerse bu durum karşısında yalnızca seyirci olmaktayız. Sizlere elimizden geldiğince bu durum ile ilgili bilgi vermeye çalışıyoruz. Umarız yazılarımız ile sizlere ufakta olsa fayda sağlayabiliyoruzdur. Doğal afetlerin yaşanmadığı bir hafta dileriz…
Düzensiz yapılaşma,sonuç sele davetiye..
BeğenLiked by 1 kişi
Maalesef, tam olarak öyle
BeğenBeğen