
İnsan ömrü yaşayan için kimi zaman uzunmuş gibi gelse de aslında oldukça kısadır. Ancak bu anlar rasyonel olarak yaşın ilerlemesiyle birlikte değişime uğrar. Bunun sebebi var olan deneyimlerin yaşantımızda kaplamış olduğu yerlerdir. İnsan doğduğu andan itibaren sürekli bir öğrenim içindedir. Bu öğrenimlerin süreci oldukça uzunmuş gibi gelir. Çünkü sürekli olarak yenilik yaşayan insan zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmayacaktır. Bu insanlar için zaman kazandıkları deneyimlerle bağlantılı olarak yavaş ve gayet uzunmuş hissi verir. Bu sebepledir ki çocukluk ve gençlik yılları henüz yaşanırken epey uzun bir süreymiş gibi gelir.
Yetişkinliğin Getirdiği Zaman Kırılması

Yetişkin haline gelen birey artık yaşamındaki birçok gelişmeyi tamamlamış, olgunlaşma sürecine girmiş ve artık eskisine nazaran birçok anlamda daha fazla tecrübe sahibidir. Bu da aslında yaşamda yeniliklerin yavaş yavaş yok oluşunu, süreklilik, tekrara düşme ve monotonluğu getirir. Bir döngü içine girmiş olan yetişkin bireylerin genellikle sıkılmış hissetme nedenleri kendilerini bu döngüye hapsolmuş hissetmelerinden kaynaklıdır. Eğitim sürecini tamamlamış, önünde ulaşmak istediği hedeflerin büyük çoğunluğunu uygulamış olan bireyler ev, iş ve zaman zaman ufak çaplı eğlenceler ile sürekli bir döngü içinde yaşamaya başlayacaktır.
Bu süreç sizi sürekliliğin getirdiği hızla birlikte etkiler ve insan farkında olmadan zamanın hızla geçişini kavramaya başlar. Örneğin yeni işe başlamış bir insan ilk birkaç hafta ya da birkaç ayda zamanın normalden yavaş olduğunu hissedebilir. Bu alışma sürecinden kaynaklıdır. Yeni bir düzen, yeni insanlar ve yeni bir iş sizin monotonluk halinizi değiştirecektir. Ancak 6. Aydan sonra zamanın daha da hızlı ilerlediğini ve siz farkında olmadan günlerin geride kalmaya başladığını görürsünüz.
Hayatta Hep Devam Etmesi Gerekenler

Hep devam etmesi gereken an kavramı şu şekilde açıklanabilir. Anlattığımız biçimde monotonlaşma süreklilik ve rutinleşen hayatın etkisiyle ortaya çıkmaktadır. Kişi eğer sürekli aynı şeyleri tekrarlıyorsa, kendini değişimden soyutlamış ve var olan konfor alanına hapsolmuşsa zamanın geçişini çok hızlı gibi hissedecektir. Bu sebepledir ki hayat boyu devam etmesi gereken anlar deneyim kazanacağınız yenilikler ve yaşamaktan zevk aldığınız anların artırılmasıyla mümkün olacaktır.
Örneğin hiç denemediğiniz bir enstrümanı çalmak için dersler almak ve uygulamalı şekilde pratikler ile öğrenme sürecine girmek. Hiç tanımadığınız bir mekanı, şehri hatta mümkünse ülkeyi ziyaret etmek ve bol bol gezmek. Bilmediğiniz kitapları, filmleri, dizileri, oyunları keşfetmek. Sürekli ertelediğiniz sizi rahatsız eden deneyimleri kazanmak. Hatta belki de korkularınızı aşacak adımlar atarak kendinize yenilik katmak.
Kıymetli Anlar Yaratmak

Farkında olmasanız da monoton, sıkıcı ve sade bir hayat düzeni oluşturmak sizi ruhen yaşlandırmaya başlayacaktır. Kendinizi her anlamda dinamik, mutlu ve zamanın tıpkı çocukluğunuzdaki anılardaki gibi güzel geçmesi için kendinizi yeniliğin, farklılıkların ve deneyimlerin kollarına bırakın. Ertelemeyin yapın, düşündüğünüz ya da sürekli aklınızdan geçen o çılgınca fikri (makul ise eğer) uygulayın. Endişelerinizi ve sıkışmış olduğunuz düzeni kısa bir süre kenarda bırakın ve yeni deneyimlere yelken açın. Hiç gitmediğiniz yerleri gezin, dostlarınızla hoş sohbetler edin ve yeni insanlar tanıyın. Daha çok okuyun, izleyin ve sosyalleşin. Hayat çocukken ve gençken yaşadığınız gibi yaşadığınız sürece daha mutlu hissettirecektir.
Kaleminize sağlık müthiş bir yazıydı..🤗
BeğenLiked by 1 kişi
Çok teşekkürler
BeğenBeğen