
Bugünkü yazımızda, iş geliştirme, psikoloji veya genel kişisel gelişim kitaplarında çokça gördüğümüz veya en azından bir şekilde aşina olduğumuz iki kavramdan bahsedeceğim. Bu yazımız belki de, kendi proaktiflik veya reaktifliğinizi ölçmeniz sonucunda daha sorumlu bir insan olmanızı sağlayabilir.
Kelime Anlamı Olarak Proaktif ve Reaktif
İngilizce bir kelime olan proaktif, etkisini sonradan gösteren veya riski öngörerek harekete geçen anlamına gelir.
Reaktif kelimesi aslında kimya derslerinde duyduğumuz bir kavramdır. Kimyada tepkime sonucu ürüne dönüşen bileşik anlamına gelir. Bugünkü yazımızda anlatacağımız reaktiflik, çevresinden etkilenme anlamı taşımaktadır.
Proaktif ve Reaktif Yaklaşım
Reaktif ve proaktif insanlar arasında belirgin farklar vardır. Zaten kelimeye bakınca da zıt ifadeler hissiyatını yaratıyor.

Öncelikle reaktif yaklaşımdan başlarsak; reaktif kişi çevresel etmenlere bağlı olarak hareket eder, yani çevresinden etkilenir. Bunu söyleyince biraz itici geldiğinin farkındayım yani çevresinden etkilenen insan çok da istenmeyen bir insan tipidir ancak burada bahsettiğim etkilenme sadece fikir anlamında değil durum anlamında da etkilenmek. Yağmurlu bir havada şemsiye almak veya yağmurluk giymek gibi bir durum da aslında reaktif yaklaşımdır. Reaktif yaklaşım insan doğası gereği adaptasyon olarak tanımlanabilir. Bazı durumlarda insanın adaptasyon özelliğiyle birlikte değer kazansa da günümüzde bilgi ve düşünce sistemimizde bozulmalara yol açabilir. Bozulma diye tabir ettiğim durum; izlediğimiz bir filmin, okuduğumuz bir kitabın veya aldığımız bir haberin bizi ve bizim bakış açımızı belirlemesi durumu.

Proaktif insan çevresinin etkileriyle değil kendi değerleriyle hareket eder. Kendi değerlerinden kastım bir hedefi olup, o hedefe doğru ilerlemesini sağlayacak adımlar gibi tanımlanabilir. Proaktivite, bazı kaynaklarda sadece inisiyatif olarak tanımlanıyor fakat inisiyatifin yanına sorumluluğu da eklemek gerekir. Aslında burada anlatmak istediğim şey tüm hareketlerimizin ve yaşadıklarımızın kendi sorumluluğumuzda olduğunu kabul edip ona göre yaşamak. Böyle bir yaklaşım sergilediğimizde, çoğu zaman yapmaya üşendiğimiz veya yapmak istemediğimiz şeylerin sonucunun sorumluluğunu almak bizi üşengeçlikten kurtarabilir. Diğer taraftan hayatımızda veya çevremizde bizi etkileyecek yanlış giden bir şeyi gördüğümüzde ona müdahale etmek de inisiyatif becerilerimizi geliştirir ve günün sonunda yine proaktif bir tutum sergilemiş oluruz.
Peki nerede inisiyatif alacağımızı nereden bileceğiz? Gibi bir soru sorarsak. İnisiyatif aldığımız durumu seçerken, sonucunda oluşabilecek etkisinin zararlı olacağını düşünmeniz ve zararlı etkiyi ortadan kaldıracak gücünüzün, yetkinizin, bilginizin olup olmadığını sorgulamanız bu durum konusunda inisiyatif alıp almamamız gerektiğini bize gösterir. Çok basit örneklendirmek gerekirse: bize ait bir çöpü yere atmakla çöp kutusu görene kadar onu atmamak bizim elimizde olan bir durum. Bir başka örnekse karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir yavru kediyi taşımak yine bizim elimizde. Verdiğim iki örneği yaptığımızda veya yapmadığımızda oluşabilecekleri düşünürsek sonucu olumlu hale getirmek veya en azından olumlu olması için çalışmak proaktifliktir.
Tüm buraya kadar olan yazılarımıza genel olarak bakarsak; reaktiflik kötü bir şey değildir, aksine adaptasyon özelliğiyle gündelik hayat idamesinde önemli bir yeri vardır. Proaktiflik ise yine gündelik hayat üzerinden konuşmak gerekirse, olayları yaşanmadan sonucunu öngörerek ona göre davranmak.
Bir insan, içtenlikle ve dürüst bir biçimde, “Bugün böyle olmamın nedeni dün yaptığım seçimlerdir” demedikçe, “Başka yol seçiyorum” da diyemez.
-Stephen R. Covey