Anksiyete – Kaygı Bozukluğu

Anksiyete bozukluğu, Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün verilerine göre dünya nüfusunun 2,7’lik(264 milyona tekabül ediyor) bir kısmında bulunmaktadır. Dünya genelinde kadınların %4,6’sı, erkeklerin ise %2,6’sını etkilemektedir.

Günlük yaşantımızda endişe, stres hissiyatı aslında normaldir. Ancak sürekli ve yoğun bir biçimde yaşandığı senaryoda kaygı bozukluğu yani diğer adıyla anksiyete sahibi olabilirsiniz.

Anksiyete, vücudu zorlu bir duruma karşı hazır olmak için uyaran sinyaldir. Zorlu bir müsabakaya çıkarken, önemli bir sınava girmeden önce, anlık gelişen tehlike durumlarında kalp atışının hızlanması ve yoğun nefes alışverişiyle birlikte kaslara daha fazla oksijen iletilerek vücut kendini tehlike durumuna hazır hale getirir. Bu saydıklarımı çoğu zaman yaşamışızdır. Ancak anksiyete bozukluğu olan kişilerde sürekli olarak yaşanan bir durumdur.

Anksiyete Belirtileri

  • Konsantrasyon sürekliliğini sağlayamamak
  • Çabuk gerilmek
  • İçinde bulunulan çevreden kendini soyutlamak istenmesi
  • Toplum içinde yemek yiyememek veya konuşamamak
  • Değersiz hissetmek
  • Üzüntü durumlarında çok fazla yoğunlaşmak
  • Başkaları ile konuşmaktan çekinmek
  • Bazı hafıza problemleri yaşamak
  • Sürekli gelen ağlama hissiyatı

Anksiyete Türleri Nelerdir

Genel Anksiyete Bozukluğu

Ortada hiçbir neden yokken herhangi bir konuda aşırı gerginlik ve endişe durumu.

Özellikle Covid-19 salgını döneminde, virüse karşı duyarlı (dış etkenlere tepki veren) kişiler üzerinde yapılan araştırmalarda genel anksiyete bozukluğu bulunan kişilerin oranı %44,7 olarak saptanmıştır. Aynı çalışmada üniversite öğrencilerinin %24,9’unun Pandemi nedeniyle kaygı bozukluğu yaşadıkları ortaya konmuştur.

Agorafobi

Kendini kapana kısılmış ve sürekli yardıma muhtaç hissetmek. Genellikle kişinin anksiyete nöbeti sırasında çevresindeki insanların kendine yardım edemeyeceğini düşünmesiyle olur.

Sosyal Fobi

Kişi sosyal ortamlarda rezil olma ve başkaları tarafından yargılanma korkusu halidir.

Panik bozukluk

Kişinin ortadaki bir duruma çok hızlı bir biçimde, yüksek düzeyde endişe ve korkuyla kendisinde fiziksel bir ağrı (göğüs ağırsı, kalp çarpıntısı, nefes darlığı) hissetmesiyle meydana gelir. Genellikle önceden yaşanmış kötü bir durumun tekrar yaşanması düşüncesiyle ortaya çıkar.

Anksiyete Durumuyla Mücadele İçin Ne Yapılmalıdır

3-3-3 Kuralı

Anksiyete durumunun başladığını hissettiğiniz anda, duyduğunuz 3 sesi söyleyin, vücudunuzun üç bölümünü ve etrafınızdaki üç şeyin ismini söyleyin. Bunu uygulamak sizi bir nebze sakinleştirecektir.

İçinde Bulunduğunuz Ana Konsantre Olmak

Gelecekte yaşanacakları düşünmek yerine anı düşünüp, korkmanıza veya kaygı duymanıza neden olacak bir şeyin olmadığını düşünün.

Nefes Egzersizleri

Çoğu zaman duyduğumuz bir şey olan doğru nefes alma tekniğini uygulayarak zihninizi boşaltabilir, sakinleşebilir ve odağınızı düzenleyebilirsiniz.

Doğru nefes tekniği, burundan nefesi karnımıza alma ve ağzımızdan geri verme şekilde uygulanmaktadır. (not: nefes alma tekniklerinde diyaframı aktive etme vb. işlemler bulunmaktadır. Ben kendim o kadarını uygulayamadığım için anlatamıyorum ve açıklayamıyorum, teşekkürler.)

Şekerden Uzak Durmak

Şekerli bir gıdayı tüketirken aşırıya kaçtığınız durumlarda anksiyete krizi tetiklenebilir. Böyle durumlarda şeker alımını kesmelisiniz. Bence böyle durumları hiç yaşamamak için şeker tüketiminiz fazla ise kendinize bir sınır koyabilir veya haftanın bir günü yine aşırıya kaçmamak kaydıyla şekerli bir şey tüketebilirsiniz. Bu sağlığınız açısından da fayda sağlar.

Tedavi Yöntemleri

Psikoterapi

Bir terapistten psikolojik danışmanlıkla, duygularınızı yönetme konusunda yardım alabilirsiniz.

Bilişsel Davranışçı Terapi

Bu tedavi yönetiminde kişi, kendini oluşabilecek olumsuz duruma karşı hazırlayabilme yeteneğini geliştirebilir. Bu yöntem zihin ile ilgili olan rahatsızlıkların tedavisi için kullanılan en etkin yollardan biridir.

İlaç Tedavisi

Anksiyete semptomlarını hafifletmek için çeşitli antidepresanlar, ilaçlar, yatıştırıcılar kullanılabilir.

Kısa vadede yapılacak ilaç tedavisinin büyük sorun teşkil etmeyeceğini düşünüyorum. Ancak uzun vadede yapılacak ilaç tedavisi konusunda çekincelerim var. Yoksa kısa vadede kullanılması kişinin selameti açsından gerekli ise ve doktoru öyle uygun görüyorsa doğrusu budur.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s