KAYNAKLARI KORUMAK

Photo by Jaime Reimer on Pexels.com

Dünya biz insanların yuvasıdır. Yalnızca insanların değil, yaşayan tüm canlılar için bir habitat bir yaşam bölgesidir. Her canlının Dünya üzerinde yaşamaya hakkı vardır. Ancak insanlık her geçen gün farkında bile olmadan var olan her şeyi yok etmeye başladı. Üstelik kontrolsüz bir şekilde… bu yazımızda var olan tabii kaynaklarımızı korumak, bu kaynakların güzelliklerini keşfetmek ve yaşanan üzücü yangın olaylarının olası sonuçlarını tahmin etmek için yazıyoruz. Umarız bu yazı sizler için faydalı olacak bir yazı olur.

DÜNYA KİMİN GEZEGENİ?

Photo by Hendrik Cornelissen on Pexels.com

Bu soruyu her zaman insanlık olarak “bizim” diye cevaplarız öyle değil mi? Aslında dünya yalnızca bizim değil, hayvanların ve yaşayan bitkilerin de dünyasıdır. Hatta yaşayan mikroorganizmaların bile gezegenidir. Ancak insanlık, sahip oldukları yetenekleri ve üstünlükleriyle diğer canlıları günümüzde görmezden gelmekte ya da onları yok etmektedir. Üstelik kimi bunu kasıtlı, kimiyse kasıtsız bir şekilde yapar. Yaşadığımız büyük şehirler, tükettiğimiz tüm o ürünler, yıktığımız tüm doğal harikalar bizlerin üstünlük ve rahatlık hırsıyla gerçekleşen olaylardır. Bizler için bir yaşam düzeni, bir fırsat olan bu tüketim çılgınlığı, canlılar alemi için bir yıkımdır. Dünya insanlığın yaptıklarını son yıllarda bizlere virüs, yangınlar, depremler, müsilaj ve daha fazlasıyla göstermektedir. Peki, bizlerin sebep olduğu bu yıkım ve felaketler nasıl düzeltilebilir…

HER ŞEY DÜZELEBİLİR

Resim ejaugsburg tarafından Pixabay‘a yüklendi

Yaşadığımız dünyanın bizi barındıran bir ekosistem olduğu ve bu ekosistemin bizim yanlış kararlarımız, hatalarımızla yok olmaya başladığı gerçeğini fark etmeliyiz. Bunun için hareket etmeli, buna göre yaşamaya başlamalıyız. Günümüzün en büyük mucizesi nedir diye sorulduğunda insanların aklına hep teknoloji gelir, çünkü teknoloji yaşamımızı kolaylaştırır, yaptığımız işe hız ve keyif katar. Ancak dünya üzerindeki en büyük mucize doğadır. Doğa her canlıya kucak açar, her canlı için ev olabilir. Ormanlar, denizler, hatta çöller bile birçok canlı için bir yuva olmuştur. Bugün bu harikalar tüketim ve kirletme gibi insani hatalar sonucunda yok olmaktadır. Binlerce yıldır var olan buzulları bu yüzyılda hiç olmadığı kadar hızlı eriyerek yok oldu. Belki de gelecek nesiller kutuplardaki buzullara hiç şahit olmayacak, dünyanın küresel ısınma ile sıcaklığı her geçen gün artarken, artık hem insanlar hem diğer canlılar su bulmakta güçlük çekmeye başladı.

Hava kirliliği ve çevre kirliliği hem canlıları hem insanlığı tehdit eder konuma geldi. Bunun sebebi insanlığın kontrolsüz bir şekilde yaşam sürüyor olması. Tüketim ve lüks yaşam zırvaları öylesine hayatımızı kontrol eder oldu ki, çevremize verdiğimiz zararların farkına bile varmaz olduk, belki de farkındayız ama umursamıyoruz. Doğayı, insanlığı ve dünyayı korumak nasıl bu hale getirdiysek yine bizim elimizde, bu durumdan kurtulmak zaman alabilir ama imkânsız değil. Dünyanın bu halinden çıkması için insanlık olarak bize düşense yalnızca kaynaklarımızı korumak, gerisi yalnızca ekosistemin kendi düzenini yeniden kurmasıyla hallolacaktır.

KAYNAKLARIMIZI NASIL KORURUZ

Photo by Karolina Grabowska on Pexels.com

İnsanlar geçmişte yaşadıkları bölgeleri, göçlerle değiştirir ve yerleştikleri yere kendilerince düzen kurardı. Bu kurulu düzenle birlikte su ve besin ihtiyaçlarına uygun yaşam alanlarına sahip olurlardı. Ancak o dönemlerde dünyayı kirletmek söz konusu değildi. Çünkü insanlık dünyada kalıcı etki bırakan atıkları kullanmıyor, yerleşim alanlarını kurmak için ormanları yakıp, gölleri kurutmuyordu. Bugünün dünyasında bizler daha büyük evler, daha geniş bölgeler için her geçen gün doğayı yok ediyoruz. İnsan nüfusu artışa devam ettikçe ormanlar yani yaşayan diğer canlıların dünyası yok oluyor. Bu sebeple ilk önceliğimiz ormanları ve su kaynaklarını korumak olmalı. Neden mi? Basit bir sebepten dolayı, her ne kadar insanlık olarak yaşam alanlarımızı kurmak bizler için çok önemli olsa da ormanlar bizlere temiz havayı sağlar, besin zincirimizde yer alan ve tükettiğimiz hayvanlar bu ormanlarda yetişir. Yok etmeye ve kirletmeye başladığımız denizler ve diğer su kaynakları, dünyanın ısı dengesini korur ve ihtiyacımız olan içilebilir suyu barındırır.

Her ne kadar insanlık dünyanın dışında yaşayabilecekleri gezegenler arayışı içerisinde olsa da herkesin bildiği gerçek, dünyamızın eşsiz oluşudur. Eğer bu eşsiz güzelliği bizler günden güne yok etmeye devam edersek kimse için geleceğin güzel olabileceği düşünülemez. Önümüzdeki 20 – 30 yıl içerisinde su kıtlığı ile karşılaşmamız mümkün, sizce bundan önceki yüzyıllarda hangi toplum bununla karşı karşıya kaldı. Ya da kirlenen hava ve delinen ozon tabakası gibi terimler hangi dönemde karşımıza çıktı. Bu insanlığın bugünün şartlarına uymak için dünyaya verdiği zararların sonucu.

Bu zararları telafi etmek için çevreye zarar veren her şeyden uzaklaşmak zorundayız. Fosil yakıt tüketimini en azına indirgemeli, zararlı gaz oluşturan her kaynağı filtrelemeli, enerji kaynaklarımızı dünyanın yeraltı kaynaklarından yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneltmeli ve yaşayan canlıların ekosistemini bozmaksızın yaşamımıza devam etmeliyiz. İnsanlık her şeyi geri döndürebilecek bir konumda çok geç olmadan bu farkındalığı kazanmalı ve gelecek için yaşamayı öğrenmeliyiz. Yazdığımız en uzun yazılardan biri olduğunun farkında olarak böylesine önemli bir konuyu kısa bir şekilde geçmek istemedim. Yazımın tamamını okuduysanız teşekkür ederim. Herkese iyi hafta sonları ve güzel bir gelecek dilerim…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s