
Bu yazıya hikâyeleştirilmiş bir başlangıç yapmak istiyorum. Her zamanki gibi sıradan bir günde dışarıda yürüyorsunuz her şey olduğu gibi normal, bu yazının yazıldığı tarihlerdeki gibi olağanüstü koşullar yok (pandemi). Hava, insanlar, hayatın akışı her şey normal. Bu normallikte bir günde yoldan geçen bir araba yanınıza yaklaştı ve size bir adres sordu. Siz de bilmemenize rağmen yardım etmek pahasına soran kişiye bir şeyler söylediniz. Söylediklerinizi yarı anlayıp yarı anlamayan adam suratınıza “nerden de geldim sordum buna” dercesine bakıyor. Daha sonra nezaketen “teşekkürler” diyerek oradan ayrılıyor, belki de sorduğu yönden alakasız bir yere doğru. Peki şimdi soruyorum bilmemenize rağmen yardım etmek pahasına yol tarif ettiğiniz bu adama iyilik mi yaptınız kötülük mü? Bugünkü yazımızda cehaleti işleyeceğiz. Net, spesifik ve bilimin nicel araştırmalarına tabi olmayan bu konuyu tamamen gözleme dayalı, tamamen yoruma açık bir şekilde irdeleyeceğiz.
CEHALETİN ETİMOLOJİK ANLAMI
Öncelikle cehaletin dilimize Arapçadan geçtiğini görmekteyiz. Cehalet “bilmeme, habersiz olma” olarak söylenebilir. Cehaletle ilintili bir başka kelime de tahmin edebileceğiniz üzere cahildir. Cahil kelimesi de “bilmeyen” anlamına gelmektedir.
KONUNUN ASLI
Cahil insan nedir, kimdir diye sorsak herkesten farklı bir yanıt alma olasılığım bir hayli yüksek. Ben burada bazı başlıklar üzerinden bir saptamada bulunmayacağım. Sadece birkaç değerlendirme ile konuyu az çok anlaşılır bir biçimde ifade etmeye çalışacağım.
Okuduğum birçok kitapta cehaletin bir şeyi bilmemek değil, öğrenmeye çalışmamaktır veya bilmek yük getirir olarak tanımlandığını gördüm. Bu tanımlar bana göre de gayet doğru, lakin bazı insanlar doğdukları ortam itibariyle cahil kalmaları açıklanabilecek türden bir durumdur. Böyle bir zorluk söz konusu olmamasına rağmen bazı insanlar bilgiye ulaşımı kolay olsa da ona sırt çevirip ya kulaktan dolma bilgiler ya da kendi kendine ürettiği düşüncelerle bir fikir ortaya koymaya çalışmaktadır. İlk durumdaki insanın bir suçu yoktur, bulunduğu ortam itibariyle doğal olarak bilgiden uzaktır. Ancak ikinci türden insan en tehlikeli insandır çünkü hammaddesi eksik bir fabrikadan çıkan ürünün eksik olacağı gerçeği gibi bilgisiz bir zihinde üretilmiş fikir de eksik ve altı boş söylemden ibarettir. Bu altı boş söylemleri kitlelere hitap ederken kullanırsa daha da vahim sonuçları olması işten bile değildir. İnsanlara popülist söylemler sunarak onları yönlendirmeye çalışmak bir bağlamda bilgi kaynaklarına sırtını dönen, bilmeyen, daha kötüsü bildiğini sanan insanların iddialarıyla gündemi kirletmesi durumu bilmeyen insan için bir yük değildir aksine bilen insan için bir yüktür. Bu cehalet savaşında en bilinen örneklerden olan Galileo’nun dünya düzdür diyenlere verdiği cevaptan ötürü idama mahkûm edilişi*, cahillerin bir şeyleri bilenlere ve bilgiye karşı olan tutumlarını ortaya koyabileceğimiz güzel bir örnektir.
Cahil kimselerin bir başka özelliği ise karşı argümanlar ne kadar mantıklı olsa da hiçbir şekilde bildiğini sorgulamayan, doğrunun değişebileceğini hiç düşünmemeleridir. Bugün bilgi üretimi için ilk baktığımız bilimsel kaynakların bile bundan sadece 5-10 yıl öncesine baktığımızda farklı sonuçları olduğunu görebiliriz. Buradan bir başka çıkarım daha yapmak gerekirse bir şeyi öğrenmemiz onun sonradan değişemeyeceği anlamına gelmiyor. O yüzden sürekli okumalı, öğrenmeli ve kendini güncel tutmalıdır insan. Bu şekilde cahil olmaktan çıkar demeyeceğim çünkü cehalet bir seferde kaybolacak bir şey değil. Bir konuda çok detaylı bilgi sahibiyken bir başka konuda hiçbir şey bilmiyor olabiliriz. Bu söylediklerim aslında bu bloğun kuruluş amacını ortaya koyar niteliktedir. Bloğu kurarken biz farklı konularda bilgisi olup bu bilgileri başkalarıyla paylaşmak isteyen insanların oluşturduğu bir yapı fikri vardı. Bu fikir doğrultusunda farklı yaşamlarda, farklı düşüncelere sahip insanlardan bilgiler almak bilgiyi talep eden kişi için çok değerlidir.
“Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir” diyen Sokrates’in bilgiye sahip olsak da biraz tevazu biraz da ne kadar öğrenirsek öğrenelim tam bir bilgiye kavuşulmasının zorluğunu gösteren bu sözle yazımızı burada tamamlıyorum. Ancak hiçbir zaman unutmayın bilgisizliğin yük olduğu gibi bilmekte bir yüktür. Bu yükün altına giren kişi başlarda bir sıkıntı, sonrasında bir mutluluğa ulaşacaktır.
*(Galileo idam edilmemiştir, böyle bir karar çıkmış ancak söylemlerini geri çektiği için kilise tarafından ev hapsine mahkûm edilmiştir.)