
Dünyada yaşayan her insanoğlunun kulak aşinası olduğu kavramlardan birisi de depremlerdir. Geçen haftaki yazımızda depremlerden kısaca özet olarak doğal afet başlığı altında anlatmıştık. Şimdi onu daha da ayrıntılı olarak göreceğiz.
Depremler, gezegenin yer kabuğunda veya taşkürede meydana gelen uzun ya da kısa süreli sarsıntılardır. Gezegenimiz olan Dünya her geçen saniye hareket halindedir. Gerek iç hareketleri gerekse dış hareketleri sürekli değişim sürecindedir. Depremler, yerkabuğunun Dünya’nın iç hareketliliğinden kaynaklı oluşur ve fay hatlarıyla doğru orantılı olarak ilerler. Fay hatları, birleşik olan iki parça yerkabuğunun zıt yönlere doğru ilerleyerek kırılması olayıdır. Fay hattının geçtiği bölgelerde depremlerde çok fazla olmaktadır.
Dünya yerkabuğu 70-100 km arası kalınlıktadır. Buna da taşküre (litosfer) denmektedir. Taşküre ve Dünya gezegeninin çekirdeği arasındaki mesafe ise yaklaşık olarak 2900 km’ye civarındadır ve bu kısma “manto” adı verilmektedir. Mantoda magma dediğimiz ne katı ne de sıvı diyebileceğimiz magma bulunur.
Deprem boyutunun ölçülmesi sismometreler sayesinde ölçülmektedir. Sismometreler, ilk önce depremin merkez üssünün bulunması ve sonrasında yer yüzeyinde bulunan başlıca veri merkezlerinden alınan enerji dalgalarındaki titreşimlerini toplayarak büyüklüğünü ölçmektedir.

Depremler oluşma şekillerine göre 3’e ayrılmaktadır;
- Çöküntü depremler: Çöküntü depremler adından da anlaşılacağı gibi yer kabuğu arasındaki boşlukların çökme sonucu ortaya çıkardığı sarsıntılardır. Çöküntü depreminin oluşmasında en büyük rol alan madencilik faaliyetleridir. Yer altında kazılan tüneller ya da yapılan çalışmalar kara parçasının çökmesine sebep olmakta sonra da sarsıntı meydana getirmektedir. Bu depremler etki alanları daha dar olmasıyla birlikte çoğunlukla karstik arazilerde meydana gelmektedir. Çöküntü depremlerin alanları dar ve enerji kuvvetleri az olduğu için çok büyük yıkımlara ya da fazla can kaybına sebep olmazlar.
- Volkanik depremler: Bu tip depremler volkan faaliyetleri sonucunda oluşurlar. Aktif volkan dediğimiz hala yanma halinde olan ve her an yeraltından gelen magmaların dış dünyaya püskürmesiyle meydana gelen; yerkabuğunu sarsarak çöküntü depremlere kıyasla daha fazla ve volkanın patlama şiddetine bağlı olarak değişen etki alanına sahip depremlerdir.
- Tektonik depremler: Tektonik depremler levha yani taşküre parçalarının birbirine sürtünme esnasında ortaya çıkan enerji miktarı yerkabuğu boyunca titreşim dalgası yaratarak oluşan depremlerdir. Bu tür depremler etkisi ve çapı oldukça geniş bir alana sahiptirler. Bu konuyu daha da açmak gerekirse litosfer parçalarının sürtünmesi, litosferin levhaların yarılan yerkabuğundan mantoya doğru gitmektedir ya da yarılan yerkabuğunun manto bölümünden yukarı doğru hareket izleyen magmanın yeryüzüne çıkarken yarattığı enerjilerdir. Açığa çıkan enerjide sismik dalgalar halinde yeryüzüne yayılır ve depremleri oluşturur.
- Deprem kuşakları, depremlerin yoğunluklu olarak yaşandığı ve ana fay hatlarının bu kısımlarda olduğu anlamına gelmektedir. Yani depremlerin büyük çoğunluğu bu kısımlarda meydana gelir.

Dünya’daki deprem kuşaklarında çoğunlukla tektonik depremler meydana gelmektedir. Bu kuşaklar;
- Büyük Okyanus (Pasifik Okyanusu) Çevresi: Dünya’daki depremlerin %80’i bu kuşakta meydana gelir. Buralarda yer alan ülkeler ise Peru, Şili, Meksika, Endonezya, Filipinler, Aleut adaları, Kaliforniya, Japonya ve Çin’in doğusudur.
- Atlas Okyanusu Ortası: Atlas Okyanusunun ortasında yani okyanusun altında ve karalara uzak olduğu için etkisi pek hissedilmez.
- Alp-Himalaya Dağları: bu dağlar Akdeniz bölgesinden başlayıp Türkiye ve İran bölgelerinden geçip Hindistan’a kadar giden dağ sırasıdır. Alp-Himalaya dağları depremlerin yoğunluk olarak fazla olduğu yerlerden biridir.
Türkiye’nin deprem kuşakları;
- Kuzey Anadolu Fay Hattı: Türkiye’nin batısında yer alan Saros körfezinden Van Gölü’ne kadar uzanan fay hattıdır. Aralarında kalan yerler kısaca şunlardır: Marmara Denizi, Adapazarı, Düzce, Bolu, Orta Karadeniz, Kelkit Vadisi, Erzurum, Erzincan ve Bingöl’dür. Buralardan geçen 3 farklı ana fay hattı olmasıyla beraber çoğunlukla tektonik depremler burada meydana gelmektedir.
- Doğu Anadolu Fay Hattı: birden çok fay hattı olan doğu Anadolu ana fay hattının Türkiye’den geçen bir koludur. Bu fay hattı üzerinde Antakya’dan Başlayıp Amik Ovası, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Elâzığ, Bingöl, Varto ve Karlıova bölgelerinden geçerek Doğu Anadolu Ana Fay Hattına bağlanır. Bu hat ise Kızıldeniz’den başlayıp Gor Çukurluğu bölgesine kadar uzanır. Fayın uzunluğu ise yaklaşık olarak 400 kilometredir.
- Batı Anadolu Fay Hattı: Türkiye’nin batısı olarak adlandırdığımız ege bölgesini ve Marmara bölgesinin güney kısımlarını kapsamaktadır. Buralarda Büyük ve Küçük Menderesler, Gediz Grabenleri, İzmir Körfezinin kıyı kısımları, Bakırçay Hafzası, Edremit Körfezinin kıyı kısımları, Ulubat ve Manyas gölleri, Bursa, Yenişehir, İnegöl ve İznik yer almaktadır. Batı Anadolu fay hattının olduğu bölgeler çoğunlukla çöküntü depremler olmaktadır. Çünkü yeraltındaki mağaralar ya da madenlerin çıkartılması yoğunluklu olarak buradadır.
- Türkiye’de tektonik deprem riski en az olan bölgeler ise Taşeli Platosu, Mardin çevresi, Konya ovası ve çevresi, Doğu Karadeniz kıyılarıdır.

Depremler meydana geldiğinde ülkenin fazla zarar görmesinin sebepleri şöyle sıralanabilir;
- Yapılar yapılırken jeolojik yapısının denetimi eksik ve yetersiz olması,
- Ülkedeki insanların deprem konusundaki bilincinin yetersiz olması,
- Binaların yapılacağı yerin altından fay hattı geçip geçmediği dikkate alınmaması,
- Yapıların inşasında yetersiz ve eksik malzeme kullanılması depremlerden en fazla zarar gören yerlerdir.
Depreme karşı alınacak tedbirler: ülkede depremin etkisini azaltmak amacıyla birtakım önlemler alınabilir.
- Deprem öncesinde alınabilecek tedbirler;
- Yapıların depreme dayanıklı malzemelerden yapılması,
- Toplumun deprem hakkında bilgilendirilmesi,
- Aile içinde depremin yani afetin önceden planlanması,
- Ülkede depreme karşı erken uyarı sistemlerin kurulması,
- Acil durum çantası hazırlanması,
- Depremler olmadan önce tatbikatlar yapılması,
- Deprem sonrası toplanma planı yapılması,
- Evde yıkılabilecek olan eşyaların duvara monte edilmesi depremin toplum üzerindeki etkisini azaltabilmektedir.
- Deprem sırasında alınacak tedbirler;
- İlk önce sakin olunmalı,
- Deprem öncesinde planlanan güvenli bölgelere gidilmeli,
- Duvara monte edilmemiş ve devrilme riski fazla olan eşyalardan uzak kalınmalı,
- Gazla ve elektrikle çalışan aletler kapatılmalı,
- Merdiven, balkon gibi yerlerden mutlaka uzak kalınmalı,
- Zemin bölgelere yakın yerlerde oturan kişiler hemen dışarı çıkmalı ve açık alanlara gitmeli, daha yüksek yerlerde oturan kişiler ise dışarı çıkmak için uğraşmamalıdır.
- Deprem sonrasında alınacak tedbirler;
- Sakin bir şekilde güvenli bölgelere gidilmeli,
- Elektrik veya doğalgaz gibi enerji yerlerinde kaçak var mı diye kontrol edilmeli,
- Kaçak gaz sızıntısı olabileceği için aydınlatma olarak çakmak ya da kibrit kullanmaktan kaçınılmalı onun yerine el feneri kullanılmalı,
- Deprem bölgesinde zarar gören insanlar olup olmadığı kontrol edilmeli, eğer var ise mutlaka yardım edilmelidir.

Depremin Doğal Çevre Üzerindeki Etkileri | Depremin İnsanlar Üzerindeki Etkileri |
Yer altındaki su seviyelerinin değişmesi. | İnsanların can ve mal kaybına sebep olması. |
Jeomorfolojik yapının değişmesi yani yeryüzü şeklinin değişmesi. | Enerji kaynaklarına, su ve kanalizasyon sistemlerine zarar vermesi. |
Diğer doğal afetleri tetiklemesi. Bunlar; heyelan, çığ, tsunami gibi doğal afetlerdir. | Ulaşımı engellemesi. |
Zeminin öncekine göre katı halini kaybetmesi daha da parçalanmış hale gelmesi. | Yapıların zarar görmesi ve yıkılması durumuna sebep olmaktadır. |
Deprem çantasında bulunması gerekenler;
- İlk yardım çantası
- Kâğıt, kalem
- Çakı, düdük
- El feneri, radyo ve yedek piller
- Sabun ve dezenfektanlar
- Islak mendil
- Tuvalet kâğıdı
- İklime uygun giysiler
- Su
- Konserve yiyecekler
- Kuru meyveler
- Meyve suyu
- Önemli belgeler. Bunlar: kimlik, pasaport, diplomalar, tapu belgeleri, banka cüzdanı vs. belgelerdir.
“DOĞAL AFETLER / DEPREM” üzerine bir yorum