
Kültür kavramı genel tanımıyla toplumların geçmişten günümüze örf, adet, gelenek, alışkanlık ve bir takım inanış biçimleriyle kişilik ve aile yapılarına uygulanan yaşayış türüdür. Her toplumun kendi kültürü vardır. Toplumları uzun yıllar ayakta tutan 2 kavram vardır. Biri dil diğeri ise kültürdür. Kültür ve dil birbirinden bağımsız düşünülemez çünkü bir toplumun kültürü dilin korunması ve kullanılmasıyla, bir toplumun dili kültürü devam ettirildikçe korunabilir.
KÜLTÜREL UNSURLAR
Kültürel unsurlar, ailenin yaşayış biçimiyle doğrudan etkilidir. Bir insan doğduğu günden büyüme sürecinin sonuna kadar öncelikle ailesinin sonrasında ülkesinin kültürüne uyum sağlayarak bu unsurları alışkanlık haline getirirler. Her toplum içerisinde ortak kültürel ögeler olduğu gibi yalnızca kültürlere özel ögeler de vardır. Ortak kültürel ögeler öncelikle giyim ve beslenme kültürü ile başlar. Asya bölgesinde sık sık acı ve baharatlı gıdalar tüketilirken Doğuya yakın Avrupa ve Amerika kıtası gibi bölgeler de daha az baharatlı ve tatlı gıdalar tüketilmektedir. Bu da yemek kültürünün bir parçasıdır. Giyim kültürü bakımından sıcak iklimlerin olduğu bölgeler de insanlar daha ince giyinirken Rusya ve yakın bölgelerinde soğuk havanın etkisiyle daha kalın giysiler giymeleri şartlar nedeniyle nesiller boyunca devam ederek kültür haline gelmiştir.

AİLE KÜLTÜRÜ
Başta değindiğimiz gibi aile yapısı dahi kültürün yapısıyla şekillenmektedir. Bazı kültürlerde toplumsal ve ekonomik yapılar sebebiyle çocuk sayıları az ya da çok olabilmektedir. Bu durum bile aile kültürünün bir parçasıdır. Örneğin Çin ve Hindistan gibi ülkelerde ailedeki çocuk sayısı fazlayken Avrupa ve Amerika gibi ekonomisi güçlü, aile yapısı ve kültürü oturmuş ülkelerde aileler daha az çocuk sahibi olmaktadır. Ancak bu kültürel aile yapısı günümüzde birçok soruna da sebep olmaktadır. Çin kontrolsüz nüfus artışı nedeniyle 1979 yılından itibaren aile içindeki çocuk sayısının tek çocuğa düşürülmesini gerektiren bir kanun çıkardı. Bu ve benzeri kültürel yapılar devletlerin çeşitli etkileriyle değişimlere de uğramaktadır.
KÜLTÜRDE MÜZİK VE DANS
Kültürün diğer iki unsuru ise müzik ve danstır. Her kültürün kendi bölgesine özgü müzik anlayışı ve kendi dillerinde yazılmış çeşitli besteleri vardır. Bu farklı dillerde yazılar şarkılar da kültürün başlıca yapısı içerisindedir. Ancak günümüz şartlarında bilgiye ve bu tür unsurlara hızlı ulaşmak oldukça kolay olduğu için her kültürün müziklerine ulaşmak ve dinleyebilmek mümkündür. Dans ise o bölgenin belirli koreografiler ile oluşturulmuş dönemsel düşünceler ve her bölgeye ait unsurları içeren biçimiyle oluşur. Bir ülkedeki dansları bilmek o ülkenin kültürünü ve düşünce yapısını anlamakta oldukça etkilidir. Tabi yine günümüzde yaygınlaşan kültürler ve ülkeler arasındaki etkileşimle bazı danslar dünya geneline yayılmıştır. Örneğin Tango Arjantin de doğmuştur. Ancak bugün herkes bu dansı az çok duymuş ve öğrenmiştir, ya da Vals Avusturalya’da ortaya çıkmış, sonrasında geçmişten beri birçok ülkede bilinen bir dans olmuştur.

KÜLTÜRLERİN UNUTULMASI
Geçmişte yaşanan ve atalarımızın ders alarak ortaya koyduğu düşünce, fikir ve davranışlarla ortaya çıkan kültür, günümüz şartlarında maalesef ki bazı toplumlarda unutulmaya yüz tutmuştur. Her toplum kendi kültürüne sahiptir, kültürler tarih boyunca ortaya çıkmış tüm toplulukları ayakta tutmuş ve bugün ki hale gelmelerini sağlamıştır. Ancak bir toplumun kültürel unsurlarını unutması ya da geleneklerinden ve dillerinden vazgeçmesi o toplum içerisindeki dağılmaları, yozlaşmalara ve toplumdan uzaklaşmaya sebep olacaktır. Bu da bir ülke ya da toplum için birliktelik ve aile yapısını bozabilmektedir. Günümüz de bu sıkça yaşanmaya başlamış bir durumdur. Ancak kültürlerin korunması oldukça önemlidir. Bu yazımız da sizlere kültürler ile ilgili bilgi vermek istedik, hadi siz de şimdi kültürümüzü araştırın ve ülkemizin kültürünü öğrenin…