
Bazen hemen bitsin istediğimiz bir durumda zaman yavaş geçer ama zevk aldığımız ve sevdiğimiz bir durumda zamanın daha hızlı akıp geçtiğini mutlaka fark etmişizdir. Örnek vermek gerekirse bir derste olduğumuzda dersin bitmesini beklerken zaman daha yavaş akar veya sevdiğimiz bir kişiyle beraber iken ve biz farkına bile varmadan zaman çok hızlı geçip gitmektedir. Garip bir olay değil mi?
Zaman kavramını en basit haliyle tanımını yapacak olursak hareket ettiğimiz ve bir işi yaparken geçen süreye denir. Albert Einstein’a göre zaman tanımını “geçmiş, şimdi ve gelecek arasında inatçı bir illüzyonisttir.” diyerek yapmaya çalışmıştır.
Zaman kavramı adına bunca yıldır pek bir net açıklaması yapılmamıştır hatta yapılamamıştır. Bunun sebebi Albert Einstein’ın ortaya atmış olduğu ve fizikteki zamana önemli derecede çağ atlattığı “görelilik kuramı” dır. Bu kurama göre Albert Einstein, zamanın bütün evrende aynı olmadığı, uzay-zamanda her kütlenin kendine göre bir zaman farklılığı oluşturduğunu anlatmaktadır. Mesela biraz betimleme yaparak düşünürsek düz bir örtüyü ya da çarşafı havada altında destekleyici kuvvet olmayıp gergin halde tuttuğumuzda uzay zamanı oluştururuz. Bu örtünün üstüne bir cisim bıraktığımızda örtüde bir değişiklik yani bir çukur oluşturacak şekilde cisim kütlesini kullanarak uzay-zamanda kendine şekil oluşturur. Bu oluşturduğu şekil evrende zamanı bükerek kendi zamanını yaratır. Uzayda zaman kavramı da aynı bu şekilde işlemektedir.

Bir cisim kendi kütlesi ne kadar büyükse evrende zamanı o kadar fazla bükerek hızlı ya da yavaş akmasını sağlar. Bunun en tipik örneği karadeliklerdir. Kütlelerinin çok fazla olmasıyla beraber her geçen saat veya gün kendi kütlelerini de artırmaktadırlar. Kütleleri arttıkça etrafında meydana gelen zaman bükülerek farklı bir zaman meydana getirir. Karadeliklerde ışık içinde aynı durum vardır. Işığın hızı 299 kilometre/saniyedir. Yani ışık yaklaşık olarak saniyede 300 kilometre yol almaktadır. Işığın hızı bu kadar fazla olmasına rağmen karadeliklere yansıtılan ışık, karadeliğin kütle çekimi daha fazla olduğundan dolayı ışığı bile bükerek karadeliğin dışına çıkmasını engellemektedir. Bu diğer gezegenler ya da yıldızlar içinde geçerlidir.
Boş bir uzayda ışığın hızı saniyede 300 kilometre yol gidiyor demiştik. Işık kat ettiği yolu yıl olarak baz alırsak ise ışık yılı kavramı ortaya çıkar. Bu kavrama çoğu kişinin kulak aşinalığı vardır elbet. Yani ışık yılda 9,470 trilyon kilometre yol alır bu da ışık yılını temsil eder.

Işık hızı uzaklıkla alakalı bir konudur. Bir cisim ışığa ne kadar uzaksa ışık ona daha geç gider. Örneğin Güneş ve Dünya arasındaki uzaklık yaklaşık olarak 150 milyon kilometredir. Bu uzaklığı Güneş’ten yola çıkan ışık 8 dakikadan fazla bir sürede yol kat ederek Dünya’nın atmosferine giriş yapmaktadır. Buradan anlayacağımı bilgiyle ışık hızında gittiğimizi var sayarsak 8 dakikadan biraz fazla zamanla Güneş’e varmamız mümkündür. Başka bir bilgi çıkarımı ise Güneş’ten baktığımızda Dünya’nın 8 dakika öncesini görürüz ya da Dünya’dan bakarsak Güneş’in 8 dakika sonraki halini görmekteyiz. Bu durumda Güneş’te bir durum olduğunda hatta son zamanlarda gündem olan “Güneş’in patlaması” durumunu görecek olursak öğrenmemiz 8 dakikadan biraz fazla sürer. Bu yoldan çıkarak aklınıza bir soru takılabilir. Mesela Güneş’ten Dünya’ya baktığımızda geçmişi mi görmüş oluyoruz? Evet doğru, geçmişi görmekteyiz. Bu sadece Güneş olmayabilir. Başka gezegenlerden yansıyan ışıklar Dünya’ya vardığında biz o gezegenin ya da yıldızın geçmiş halini görürüz. Daha da açıklamak gerekirse mesela bir süpernova oluşmasından sonra ortaya çıkan ışık uzayda yol kat ederek dünyaya varır. Bu yolculuğu ne kadar uzunsa ışığın bize ulaşması o kadar uzun sürer. Sonunda ışık Dünya’ya varana kadar zaman yani süre geçer. Gezegende süpernova saat 5’te olduysa dünyaya 3 saatlik bir yol geldiğinde Dünya’dan saat 5’te gerçekleşen olayı izleriz ama süpernova da saat 8 olmuştur bile. Bu gezegen uzaklığı ya da yakınlığı değişebilir, değiştiğinde ise ışık zamanı da aynı paralelde hareket eder.
Henüz dünyamızda ışık hızına çıkabilecek güçte teknolojimiz olmasa da çalışmalar hızla yapılmaktadır. Yapılan bu çalışmalar sayesinde belki bir gün ışık hızında hareket edebilir hatta belki zamanda yolculuk bile yapabiliriz. Belki o zamana kadar zamanın mutlak tanımı da yapılmış olur.