
Kitap Türü: Dünya Klasikleri, Edebiyat, Roman
“Umutsuz menfaatler için umutsuz oyunların döndüğü umutsuz bir zaman bu.”
Yazar romanına “Gelmiş geçmiş en iyi günlerdi, gelmiş geçmiş en kötü günlerdi; hem bilgelik çağıydı hem ahmaklık, hem inancın devriydi hem şüpheciliğin; hem aydınlık hem karanlık bir mevsimdi; umudun baharı, umutsuzluğun kışıydı; hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu.” diye başlıyor. Kitabı okumaya başladığınız andan itibaren de başlangıç cümlesindeki bütün kelimeleri tek tek yaşıyorsunuz.
Yazar, bu romanı ile İngiliz halkına binlerce insanın yaşadığı acıları anlatmayı amaçlamış ve bu acıları anlatmaya çalışmıştır. Romanda iki şehir karşılaştırılmış, Londra ve Paris.
Paris’te bir hapishanede yoktan yere hiçbir suçu olmadan 18 sene yatan Dr. Manette’in eski bir dostu yardımı ile hapishaneden kurtulduktan sonra Londra’ya dönerken tesadüf eseri tanıştığı bir Fransız olan Charles Darnay ile kızının yapacakları evlilikleri ve bunun sonrasında meydana gelen Fransız İhtilali’nin hayatlarına yaptığı etkiyi anlatır. Ayrıca Fransız Devrimi’ni de anlatan eser, halkın direnişini de anlatıyor.
Ben Charles Dickens’in anlatımını o kadar seviyorum ki, bu romanında da çok sevdim. Sanki o zamanda yaşıyormuş gibi, dönemi çok iyi hissettiriyor. Betimlemeleri gerçekten ama gerçekten çok iyi. Gözünüzü kapattığınız an kendinizi yazılanların içinde bulacaksınız.
Küçük bir uyarı yapmak istiyorum, romanın yarısını karakterleri tanımaya çalışarak, olayları birbirine bağlamaya çalışarak geçecek. Çok derin bir kitap ve üstü kapalı bir anlatıma sahip. O yüzden okurken biraz sabırlı olmanızda fayda var çünkü kitabın sonunda “sırf sonu için bile okunacak bir kitapmış.” diyeceksiniz.
Romanın harika karakterlerinden birisi olan Sydney Carton kalbimi fethetti, asla unutamayacağım bir roman karakteri olarak kalacak benim için. Hakkında çok fazla bir şey yazmak istemiyorum çünkü kendiniz görün istiyorum o fedakâr yüreğini.
Kitaptan güzel ve küçük bir alıntıyla bitirmek istiyorum, “Öldüğümde çok sevdiğim şu kitabın sayfalarını artık çeviremez olacağım, bu yüzden de ölmeden önce hepsini okumuş olmaya dair nafile bir umut besliyorum.”
İyi okumalar diliyorum, okur kalın.
“İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ – CHARLES DİCKENS” üzerine bir yorum